Büyük Veri ve Veri Analizi – Big Data and Data Analysis

Büyük Veri ve Veri Analizi – Big Data and Data Analysis

Öncelikle verinin ne olduğunu kısaca söylemek gerekirse; bilgisayar tarafından işlenebilen bilgiler topluluğu diyebiliriz. Sosyal medya paylaşımları, İnternet gezinme kayıtları, e-ticaret işlemleri, online bankacılık işlemleri gibi daha birçok örnekler verebileceğimiz tüm bunlar veri ürettiğimiz ortamlardır. Gelişen teknoloji ile artan İnternet hızı ve artan depolama kapasitesi geleneksel olarak ürettiğimiz ve depolanan veriden çok daha fazla verinin kaydedilmesine imkan sağladı. Teknolojinin çağının ilk zamanlarında KB, MB olarak belirttiğimiz veri boyutları zamanla GB, TB, PB gibi devasa boyutlara ulaştı. Önceleri tablolarda belli bir düzen içerisinde oluşan verinin yerini çok daha hızlı ve büyük boyutlarda üretilen tablolara sığmayan ve düzenli olmayan veri aldı. Büyük veri ifadesini ( Big data ) tam burada çok fazla kaynaktan, çok büyük hızlılıkta ve farklı çeşitlilikte oluşan veri kümelerini tanımlamada kullanmaya başladık.

Büyük veri çok temel bir negatif bir de pozitif sonuca neden oldu. Negatif sonuç; bu kadar büyük boyutta verinin depolanması ve işlenmesi için geleneksel teknolojilerin yetersiz kaldığını görmemizdir. Neyse ki günümüzde teknolojinin büyük bir hızla geliştiğini, devasa boyuttaki verileri depolama ve işleme için gereken donanımların ve yazılımların üretildiğini görmemiz bu negatifliği ortadan kaldırmakta ve büyük verinin pozitif sonucuna bakmamızı sağlıyor. Big Data’nın pozitif sonucu ise çok fazla kaynaktan, yüksek hızla topladığımız bu veriyi hayatımızın tüm alanlarında karşımıza çıkan sorunları çözmede ve hayatımızı kolaylaştıracak yeni teknolojilerin bulunmasında kullanabildiğimizdir. Sağlık sorunlarının daha önceki vaka veri kayıtlarından yararlanılarak önceden tespit edilebilmesi, tarımın daha verimli hale getirilmesi, doğal afetlerin önceden tespit edilip gereken önlemlerin alınması, eğitim kalitesinin arttırılması ve daha birçoğunu sıralayabileceğimiz alanlarda büyür veri kullanılmaktadır ve daha fazla kullanmaya devam edilecektir.

Bahsettiğimiz bu alanlarda verinin kullanılabilmesi için onu anlaşılır bir hale getirmek gerekir. Veri analizi kavramı burada devreye giriyor. Verinin içerisinden gerekli olanı alma, onu anlaşılır hale getirme ve son olarak yorumlayarak ondan yararlanma sürecine veri analizi diyoruz.

Örneğin bir hazır giyim şirketi hangi kategorideki ürünleri hangi ayda raflara ve online satış mecralarına koyması gerektiğini bulmada veriden onu analiz ederek yararlanabilir. Yıl içerisinde bu şirket birçok kanaldan verileri toplayabilir. Örnek hangi ödeme türünün ne kadar kullanıldığı, online mı yoksa mağazalardan mı daha çok satışın yapıldığı ya da hangi saatlerde alışverişlerin yoğun olduğu gibi. Ona bu durumda kategori bazlı satışların hangi aylarda hangi yoğunlukta olduğunu bulması gerekir.

Bu ve bunun gibi birçok örnek verebiliriz. Veri doğru şekilde kullanıldığında ne kadar faydalı olabileceğini çok net görebiliyoruz. Bu gerçekten çok heyecan verici.

Büyük Veri ve Veri Analizinin Tarımda Kullanımı

Büyük Veri ve Veri Analizinin Tarımda Kullanımı

Veri hayatımızın her alanında. Her an veri üretiyor ve tüketiyoruz. Büyük veri ya da big data artık her alanda kullanılmaya başlandı. Özellikle direkt teknoloji (yazılım, vs) harici yani daha fiziksel gözle görülebilir alanlarda kullanımını görmek gerçekten heyecan verici. Tarım bu alanların başında geliyor. Tarımsal gıdalar hayatımızın olmazsa olmaz besinlerinin başında geliyor. Hatta çoğu gıdanın ham maddesini tarlalardan elde ediyoruz. Örnek olarak mısır, buğday, arpa, yulaf ve daha birçok bitki.

Dünya nüfusunda ki artış ve özellikle kentlere göç edilmesi ile birlikte gıdaya ulaşma konusunda sorunlar yaşamaya başladık ve ilerleyen zamanlarda bunun daha da artacağı öngörülüyor. Bundan dolayı elimizdeki tarım arazilerinin verimini arttırmak ve daha verimli şekilde kullanmak için teknolojinin nimetlerinden faydalanmalıyız. Aslında uzun yıllardır teknoloji tarımın bir parçası. Traktör, biçerdöver ve birçok tarım aracını teknoloji olarak adlandırabiliriz. Bunlarla daha fazla arazinin daha hızlı ve insan gücüne daha az ihtiyaç duyarak ekim ve hasadını yapabiliyoruz.

Teknolojiyi kullanımını daha ileri seviyeye getirerek veriyi de tarımda kullanmanın zamanı geldi. Bu yönde oldukça fazla girişim bulunmakta. Bu konuda güzel haberler ve gelişmelerin takip edilebileceği bir platform mevcut, Platform for Big Data in Agricultere (bigdata.cgiar.org). Büyük verinin tarımda nasıl kullanıldığına dair onlarca habere ve projeye bu web sitesinden ulaşılabilir.

Biraz verinin tarım alanında nasıl kullanıldığı konusuna değinmek istiyorum. En etkileyici örnek droneler aracılığıyla havadan çekilmiş tarım arazilerinin fotoğraflarının analiz edilmesi ve sorunların tespit edilip hızlıca harekete geçerek bunların çözülmesi. Bu nasıl yapılıyor? Örneğin mısır ekilmiş bir arazi düşünelim. Boyutu çok büyük ve içerisinde gezerek kalite, verim ve herhangi bir sorunun olup olmadığının kontrolünün yapılması çok zor. Bu durumda havadan çekilen arazi görüntüleri bilgisayar yardımı ile analiz edilerek (örnek olarak kızılötesi görüntüler ile arazide bitki yoğunluğu belirlenebiliyor) arazide yer alan mahsulün herhangi bir yerinde sorun olup olmadığının tespiti renkler ile yapılabilir. Şöyle ki mısırın yoğun olduğu bölgelerin kırmızı, az olduğu bölgelerin mavi-yeşil tonlar ile gösterildiğini düşünürsek mavi-yeşil alanda bir sorun olduğunu ve burada yeterince ürünün yetişmediğini söyleyebiliriz. Böylece o alanda yakından inceleme yaparak ekimde mi ya da sulama sisteminde mi bir sorun olduğunun tespiti rahatlıkla yapılabilir ve hızlıca çözüm sunulabilir.

Aşağıda örnek bir çalışma mevcut. Havadan çekilmiş arazi görüntüsü renklendirme ile analiz edilebilir.

Bu ve bunun gibi verinin tarımda kullanımına daha birçok örnek verebiliriz. Havadan ilaçlama, doğru ekim ve hasat zamanın belirlenmesi, toprak yapısına uygun gübre ve tohumların belirlenmesi gibi.

Proje Yönetimi – Project Management

Proje Yönetimi – Project Management

Projeyi genel olarak benzersiz bir hizmet ya da ürünün geliştirilmesi için yürütülen bir girişimdir şeklinde tanımlayabiliriz. Önemli kısım bir başlangıç ve bitiş tarihi olduğudur. Bu da en çok karıştırıldığı operasyondan ayrıldığı özelliğidir. Operasyonun benzersiz olmasına gerek yoktur ve sürekli tekrar edebilir. Bir ürünün ya da hizmetin proje kapsamında geliştirilmesinin başlıca faydalarını sıralamak gerekirse;

  • Zaman tasarrufu
  • Risklerin azaltılması
  • Kaynakların daha verimli kullanılması ve yönetilmesi
  • Kalitenin artması

Project Management Institute tarafından yayınlanan PMBOK’a (Project Management Body of Knowledge) göre Proje Yönetim Süreçleri beş aşama olarak belirlenmiştir.

  • Başlangıç (Initiating)
  • Planlama (Planning)
  • Yürütme (Executing)
  • İzleme ve Kontrol (Monitoring and Controlling)
  • Kapanış (Closing)

Proje yönetimi için bir çok ücretli ve ücretsiz yazılım mevcut. Bunların ücretliye örnek olarak Microsoft Project, ücretsize ise OpenProj verilebilir.

OpenProj arayüzü aşağıdaki gibi. Örnek bir çalışma yaptım.

Bu uygulama projemde bir mobilya kentinin ikinci satış kanal olarak e-ticaret ortamına geçişi olacak. Gerçek bir proje gibi tüm aşamaların yer aldığı bir proje yapmaya çalışacağım. Eksiklerini ve düzeltilmesi gereken yerleri yorumlarda belirtirseniz çok memnun olurum.

  1. Projenin başlatma yazısı diyebiliriz. Yani müşteri tarafının projeye başlamada herhangi bir engelin olmadığı ve proje başlanabileceğini belirtildiği kısım.
  2. Sözleşme bölümünü aşağıdaki gibi hazırladım.

3. Proje üzerinde yapılacak eklemeler, geliştirmeler ve değişiklikler için ücretleri aşağıdaki gibi olacak. (Rakamlar temsilidir.)

4. Proje yapım aşamasında ve sonrasında yaşanabilecek sorunlar ve risklerin belirlendiği ve çözümlerin yazıldığı kısım.

5 . Proje giderlerinin detaylı olarak belirleneceği kısım. (Rakamlar temsilidir.)

6. Projede yer alan ekip üyeleri ve görevlerinin belirlendiği kısım.

7. İş ve zaman tablosunun yer aldığı kısım.

8. Ekip ve kooperatif üyelerinin iletişim bilgilerini yer aldığı kısım.

9. Son olarak proje yöneticisi tarafından kapanış raporunun hazırlanması.

Kullanıcı Arayüzü (UI) ve Kullanıcı Deneyimi (UX)

Kullanıcı Arayüzü (UI) ve Kullanıcı Deneyimi (UX)

Kullanıcı arayüzü, kullanıcının ürün ile etkileşim kurduğu kısmıdır diyebiliriz. Örnek olarak web sitelerindeki butonlar, metin kutuları ya da açılır menüler gibi. Kullanıcı deneyimi ise arayüz elemanlarının kullanıcılara uygunluğunun, ergonomisinin ve kullanılabilirliğinin incelendiği alandır. Her ikisi de birbirleri ile bağlantılı ve tamamlayıcı dırlar. Hangisinin daha önemli olduğunu söylemek yerine her ikisinin de doğru bir şekilde uygulandığı ürünlerin başarılı olacağını söylemek daha doğru olacaktır. Kullanıcı arayüzü tasarımı yaparken gerekenden fazla nesne kullanmamaya özen gösterilmelidir. Kullanıcılar ürün ile ilk kez karşılaştıklarında olabildiğince ilk bakışta neyin ne için tasarlandığını anlamalarını sağlamalıyız. Aynı şekilde gözü yoracak renk tonlaması ve düzensizlikten olabildiğince uzak durmalıyız. Gerekli yerlerde net ifadelerin yer aldığı uyarı ve bilgilendirme mesajlarının yer alması da ürünü/sistemi daha kullanılabilir hale getirecektir.

Kullanıcı Arayüz (UI) Tasarımı

Kullanıcı arayüz tasarımı üç ana adımdan oluşmaktadır. Use Case adından da anlaşıldığı gibi ürünün nasıl kullanılacağının görsel olarak grafikler ve şekiller ile anlatılmasıdır. Prototip ise projenin karalama yaparak çok fazla detaya inmeden kabaca çizilerek tasarlanmasına denir. Tasarım aşamasında ise ürünün tüm detayları yer alır. Renk, düzen, font gibi ürüne ait tüm bileşenler belirtilir.

Bu projeyi hem kullanıcı arayüz tasarımını (use case, card-based prototype ve design) hem de kullanıcı deneyimini incelemek için yapıyorum. Uygulayarak somut bir şekilde sonucu görebiliriz. Proje bir sinema şirketinin web sitesi ve bilet alma sistemi olacak.

Kullanım Şekli (Use Case);

Prototip (Card-Based Prototype);

Tasarım (Design);

Kullanıcı Deneyimi (UX)

Projemin bu kısmında ortaya çıkan ürünü kullanıcı deneyimi açısından inceleyeceğim. Web sitesinde yer alan ögelerin gruplanması, hizalanması, font, renk düzeni ve tonlaması gibi kriterlerin uygunluğuna bakabiliriz. Tasarımı kontrol ettiğimizde ilgili alanların gruplandırıldığını görüyoruz. Böyle yaparak kullanıcıya hangi girdinin hangi alana ait olduğunu anlama konusunda yardımcı oluyoruz. Renk tonlamasına baktığımızda ise gözü yormayan ve kafa karışıklığına neden olmayacak bir renk şemasını kullandığımı görebilirsiniz.

SWOT Analizi

SWOT Analizi

Strengths (güçlü yönler), Weaknesses (zayıf yönler), Oppurtunities (fırsatlar) ve Threats (tehditler) kelimelerinin kısaltılmasından oluşan SWOT yapılan ya da yapılacak bir işin analizinde kullanılan çok etkili bir analiz türüdür. Tüm bu faktörler tek bir tabloda görülebildiği için çok daha rahat ve doğru kararlar alınabilmektedir. Böylece zayıflı ve güçlü yanlarımızı görüp gerekli geliştirme ve iyileştirmeleri yapabilir, fırsatları daha iyi değerlendirebilir ve tehditlere karşı gerekli aksiyonları alabiliriz. SWOT analizini örnek bir senaryo ile daha rahat anlaşılabilir hale getirelim. Eksikleri olabilir, lütfen fark ederseniz yorumlarda belirtiniz.

Senaryo: Web üzerinden kitap satan bir şirket. Satışlar sadece İnternet üzerinden yapılmaktadır. Pazarlama ve tanıtım için İnternet harici herhangi bir mecra kullanılmamaktadır. Bloglar, forumlar ve diğer sosyal ağlar tarafından web sitesinin adı duyurulmakta ve sitenin ziyaretçi trafiği gün geçtikçe artmaktadır.

İnternet üzerinden satış tüm dünyaya ulaşmayı sağlamaktadır fakat bazı müşteriler online alışverişe çok güvenmediği için özellikle dükkanlardan fiziksel olarak görüp almayı tercih etmeye devam ediyor. Şirketin piyasada oldukça fazla sayıda rakibi mevcut. Bundan dolayı büyük bir rekabet ortamı var. Şirket ürünlerini ve servislerini çeşitlendirmelidir. Yatırımlar, araştırmalar ve iyileştirmeler yapması gerekmektedir.

Şirket küçük çaplı olduğu için kitap fiyatları olabildiğince düşük miktarda ve daha fazla indirim yapma şansı yok. Fiziksel dükkanlardan daha uygun fiyatlar sağlayabiliyor fakat daha büyük şirketler daha fazla bütçeye sahip oldukları için daha çok uygun fiyata satış yapabiliyor.

Eğer müşteriler ürünü iade etmek istiyorlarsa bunu posta ile yapıyorlar. İade sürecinde e-mail aracılığıyla müşteri ile iletişimde kalınabilir. Böylece sorunsuz bir iade prosedürü işletilir ve müşteri memnuniyeti sağlanabilir.Devamlı alışveriş yapan müşteriler satışların durgun olduğu zamanlarda bile şirketin ayakta kalmasını sağlayabilirler ve yeni ürün/hizmet konusunda fikirler verebilirler.

Ürünler Amerika, Kanada ve Avrupa’daki bazı ülkelerde bulunan depolarda depolanıyor ve buradan gönderimleri yapılabiliyor. Fakat Kanada’daki bazı depolar limanlara çok uzak ve iklim koşullarından dolayı kara yolu ile taşıma oldukça zor. Şirket gelecek yıl İstanbul’da bir distribütör açmayı planlıyor.

Kitapları depolamak kolaydır fakat nakliyeleri ağır oldukları için oldukça zordur. Bu durumda hava taşımacılığı bu iş için çok uygun değil. En iyi yöntem deniz ya da kara ulaşımı. Fakat kara ulaşımı hızlı olmasına karşın daha pahalı. Oldukça iyi bir dağıtım ağına sahip, ancak Avrupa’daki mevcut kara yolu ulaşım ağında bazı sorunlar var. Dağıtım araçları eski ve sayıları az. Dağıtım ağına yeni araçlar eklemek istiyorlar ancak maliyeti çok yüksek.

Satış web sitesi üç yıl önce oluşturuldu ve bu yıl yenilendi. Şuan daha kullanışlı. Ayrıca yeni geliştirmeler ile site içi arama motoru eklendi. Böylece müşteriler aradıkları ürünlere daha kolay ulaşabiliyor. Web sitesi bakım giderleri oldukça düşük. Bazı teknolojik geliştirmelere ayak uyduracak yeni güncellemeler için destek alınması gerekiyor çünkü bu konuda yeterince teknik bilgiye sahip değiller.

Şirket mali açıdan çok iyi durumda değil ve geçen iki yıl mali durumun kötü olduğu raporlandı. Ayrıca mevcut sermaye gerekli güncellemeler ve büyümeler için gelecek üç yıl ile sınırlı görünüyor. Durumu iyileştirmek için pazarlama departmanı tüm gayreti ile çalışmalarını sürdürüyor.

Asya pazarında tedarik zincirinde yaşanan sorunlar dolayısıyla geçen yıl üç ay boyunca satış yapılamadı. Gelecek yıl Amerika’da kitap üzerindeki verginin %1 oranında artması bekleniyor bu da kitaplarda daha fazla indirim yapılamayacağı hatta fiyatların artışının söz konusu olabileceğini gösteriyor.

Senaryonun SWOT analizi;

Karar Ağacı Analizi (Decision Tree Analysis)

Karar Ağacı Analizi (Decision Tree Analysis)

Karar ağacı, bir iş için belirlenen seçeneklerden en doğrusunu seçme konusunda oldukça etkili olan analiz türüdür. Tüm olasılıklar diyagram üzerinde gösterilmektedir ve bu da karar aşamasında çok etkili sonuçlar vermektedir. Projemin konusu bir kayak merkezinin gelecek kayak sezonuna hazırlanma sürecinde nasıl bir yol izleyeceği konusunda. Öncelikle daha önceki yıllara dayanarak kar kalınlığına göre kâr oranları aşağıdaki gibi olduğu bilinmektedir.

Kar KalınlığıOlasıkKâr
85 cm’den daha fazla0.1$500,000
25-85 cm arası0.5$80,000
25 cm’den daha az0.4$-50,000 (zarar)

Şirketin üç tane seçeneği mevcut.

1. Seçenek: Büyük bir otel zinciri ile anlaşıp kesin olarak $250,000 kar etmek. Bu durumda Kâr = $250,000

2. Seçenek: Bir yapay kar üretme makinesi kiralamak ve kar kalınlığını düzenlemek. Makinenin kiralama ücreti sabit $40,000. İşletme ücreti ise kar kalınlığına göre;

  • 85 cm’den daha fazla ise $30,000
  • 25-85 cm arası ise $50,000
  • 25 cm’den daha az ise $60,000 olacak.

Bu durumda kâr oranını hesaplamak için Max Kâr – ( Kiralama Ücreti + İşletme Ücreti ) formülünü her kar kalınlığı için uygulamak ve çıkacak sonuçları ilk tabloda belirttiğim olasılık oranları ile çarpıp son olarak hepsini toplamak gerekiyor. İşlemi yapmak gerekirse;

$500,000 – ( $40,000 + $30,000 ) = $430,000
$500,000 – ( $40,000 + $50,000 ) = $410,000
$500,000 – ( $40,000 + $60,000 ) = $400,000


($430,000*0,1) + ($410,000*0,5) + (400,000*0,4) = $408,000 Bu durumda Kâr = $408,000

3. Seçenek: Yapay kar üretme makinesi kullanmadan ve herhangi bir firma ile anlaşmadan doğal şartlar ile merkezi işletmek. Bu durumda ilk tablodaki değerler ile oluşacak kâr miktarı hesaplanabilir.

($500,000*0,1) + ($80,000*0,5) + (-$50,000*0,4) = $70,000 Bu durumda Kâr = $70,000

Şimdi tüm bu işlemleri karar ağacında gösterelim.

Akış Diyagramı – Flowchart

İş akışı, akış şeması ya da akış çizelgesi olarak da bilinen flowchartlar kısaca algoritmaların görsel ögelerle gösterilmesine denir. Bir iş sürecinin nasıl işlediğinin ya da bir problemin nasıl çözümleneceğinin adım adım gösterilmesi akış diyagramları ile gösterilmektedir. Okul projem iki kısımdan oluşuyor. Her iki bölümde de belirlenmiş bir iş var ve bu işlerin akış diyagramları ile gösterilmesi isteniyor. Şimdi yaptığım projenin detaylarını paylaşmak istiyorum.

1. Bölüm – Birden çok konumda yer alan sinema şirketinin online film bileti rezervasyon ve satış sitesinin iş akış sürecinin flowchart ile gösterilmesi. Sonuç;

Flow-chart-1-for-a-movie-theater-system-booking-tickets-

2. Bölüm – Bu bölümde istenilen bir ayakkabı şirketinin e-ticaret sitesinde ayakkabı sipariş sürecinin bazı kontrollerin yapılarak akış diyagramında gösterilmesi. Sonuç;

Flow-chart-2-for-the-e-commerce-company-

Askerlik: Vatani Görevimi Tamamladım

Şanlı Piyade

Yaklaşık iki hafta önce 6 aylık askerlik görevim bitti. Yıllardır okul ve iş nedeni ile ertelediğim askerliğimi tecil süremin bitmesine çok az kala tekrar tecil ettirmeden geçen yıl Şubat ayında süreci başlatmıştım. Bedelli askerlikte yapabilirdim ama ben 6 ay yapmayı tercih ettim. Önceden beri gidip askerliğimi yapmak istiyordum. Hayatım boyunca istediklerimin peşinden gitmeyi ve içimden geleni yapmaya çalıştım. Tabii bedelli yapanlara da saygım sonsuz. Tamamen tercih meselesi. Temmuz aydında gitmeyi planlıyordum fakat B grubuna kalarak eylül ayında birliğime teslim oldum. Celp dönemim 376 KD – 99/3 B oluyor. (Üniversite mezunları KD olarak belirtiliyordu fakat askerliğin herkes için 6 aya indirilmesi ile artık kısa dönem ayrımı kalmadı yani son KD biz olduk.)

Askerlik başvurucu süreci gerçekten çok kolaylaşmış durumda. İşlemleri e-devlet üzerinden başlatıp sonrasında aile hekiminize giderek muayene olduktan sonra yine e-devlet üzerinden tamamlıyorsunuz. Sağlığınızla ilgili bir sorununuz varsa bunu aile hekiminize belirtmeniz halinde sizi hastaneye yönlendiriyor. Eğer bir sorun yoksa askerlik şubesine gitmenize gerek kalmıyor fakat bizde olduğu gibi sülüs/sevk belgesini e-devlet üzerinden alamıyorsanız şubeye gitmeniz gerekiyor.

Her şey hazır acemi birliğine katılma vakti geliyor. Birliğim Manisa merkezde idi. İstanbul’dan uçakla İzmir’e oradan da otobüsle Manisa’ya gittim. Eylül ayının ilk haftası olması nedeniyle ve Sakarya gibi serin bir yerden gelmem dolayısıyla Manisa bana çok sıcak geldi ve acemilik süresince de bunu hep hissettim. Acemi birliğine giderken çok fazla şey götürmedim. Zaten ihtiyacınız olan her şeyi veriyorlar. Tavsiyem iç çamaşırı, çorap ve tıraş malzemeleri götürmeniz. Bunlar haricinde şampuandan havluya diş fırçasından diş macununa gerekli olanları size veriyorlar.

İlk günün nasıl geçtiğinden bahsetmek istiyorum. Ben cuma günü saat 15.00 civarı birliğime teslim oldum. Öncelikle kayıtlarınız yapılıyor ve bir sürü belge dolduruyorsunuz. Sonrasında aşı yapılıyor. Tabi bu işlemler saatler alıyor çok fazla kalabalıktı benim teslim olduğum zamanda. Kamuflaj, bot, eşofman ve diğer malzemelerin teslimi için büyük bir binanın içerisinde labirentte gezer gibi dolaşıp askerlerin verdiği malzemeleri ilk kapıda verdikleri bavula dolduruyorsunuz. Teslim alma işlemleri bittiğinde size dışarıda deneme ve değiştirme süresi veriyorlar. Kesinlikle aldıklarınızı denemenizi tavsiye ediyorum. Çünkü bunun ne kadar büyük sorun olacağını ve eğer aldıklarınızın küçük veya büyük gelmesi durumunda değiştirilmesinin ne kadar zor olduğu eğitimlere başladığınızda anlıyorsunuz. Ben özellikle botlarımı denedim ve biraz sıktığı için gidip değiştirdim. Çünkü bu botları sadece acemi birliğinde değil 6 ay boyunca giyeceksiniz. Sadece botlar değil diğer tüm kıyafetleri aynı şekilde. Çünkü sadece bir kez veriyorlar. Eksik veya küçük/büyük eşya alanların bunları değiştirme/tamamlama süresi birliğin imkanları doğrultusunda yemin törenine kadar uzayabiliyor. Botu olmadığı için spor ayakkabı ile ya da kamuflajı eksik olduğu için eşofmanla eğitimlere katılan kişiler oldu. Tabi bunları ilk alırken eksik olduğu fark edip orada ki komutanlara belirtmeniz sizin göreviniz. İnsan daha önce tecrübe edemediği için neyin eksik olduğu anlamıyor tabi bundan dolayı size tavsiyem şunların varlığını kesin kontrol etmeniz. Bot, tam takım kamuflaj (kep, palaska, gömlek ve pantolon), spor ayakkabı ve eşofman takımı. Birinci gün tüm bunlarla geçiyor ve gece 12 civarı ancak koğuşlarımıza girip yatabiliyoruz.

Kayıt sırasına göre bir numaranız oluyor ve bunu tüm acemilik süresince kimlik numaranız gibi kullanıyorsunuz. Kayıtta önünüzde ya da arkanızda kim varsa ranzada altlı üstlü yatıyor ve onunla can dostu (buddy) oluyorsunuz. Can dostu olayı gerçekten çok önemli. Onun hakkında her şeyi bilmenizi ve ne yapıyorsa her şeyinden haberdar olmanızı istiyorlar. Ciddi anlamda ondan sorumlu o da sizden sorumlu oluyor. İkinci gün cumartesi yani hafta sonu olduğu için nöbetçi hariç komutanlar yok fakat bize usta askerler ve A grubu askerler eğitim verdiler. Tekmil verme, sağa sola dönüş, içtima düzenine girme gibi tek-er kurullarını öğrettiler. Pazartesi günü komutanların gelmesi ile eğitimler ve üç hafta sürecek tören hazırlıkları başladı. Törene kadar bir rutin içinde eğitim sürüyor. Gün genel olarak sabah kahvaltısı – mıntıka – eğitim – öğle yemeği – eğitim – akşam yemeği ve mıntıka olarak geçiyor. Hafta sonları serbest bırakıyorlar.

Yorucu bir üç hafta sonrası yemin töreni günü geliyor. Ailelerimizin katılımıyla çok büyük ve güzel bir tören gerçekleşiyor ve o gün birlikten ayrılıyorsunuz. Dağıtım izni kullanmak isteyen izne gidiyor. Ben dağıtım izni kullanmadım iki gün yol izni verdiler. Yani cuma günü yemin töre oldu ve benim pazar günü birliğime teslim olmam gerekiyordu.

Usta birliğim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetin’deydi. Bundan dolayı KTM’ye katılmamız gerekiyordu. Acemi birliğinin son günlerinde devlet desteğiyle mi yoksa kendi imkanlarınızla mı gideceğiniz size soruyorlar. Devletin imkanları ile gidecekseniz Mersine oradan da gemiyle KKTC’ye gitmeniz gerekiyor. Ben kendi imkanımla uçakla gittim. Tabi her iki durumda da devlet size acemi birliğiniz ve Mersin arası yol ücretinizi hesabınıza yatırıyor. Uçaktan indikten sonra birliğinize kendiniz gidemiyorsunuz. Lefkoşa Havaalanında KTM’ye katılmanız gerekiyor. Sonrasında oradan da birliğinizden gelen araçlarla götürüyorlar. Tabi burada bekleme süresi saatler bazen günler alabiliyor yoğunluğa göre. Araç askerleri tümene alaya tabura uğraya uğraya götürüyor. Bu arada birden fazla indi bindi yapıyorsunuz bazı yerlerde size mesleğiniz daha önce yaptığınız işler hakkında bilgiler soruyorlar. Bazı arkadaşların evrakında bölük ismine kadar yazıyordu fakat benimkinde yazmadığı için bu uğradığımız yerlerden birinde yazdılar bölüğümü. Alaya tabur KTM’lerinde de bekleme durumu oluyor. Ben bir gece beklemiştim. Son olarak eğer sizi bölüğe göndermişlerse genelde askeri araçla (land) gelip alıyorlar. Ben Güzelyurt’ta sınır bölüğündeydim ve merkeze oldukça uzaktı. Sonunda tüm sıkıntılı zamanlar sonucu birliğinize yerleşiyorsunuz.

Usta birliğinde genelde size bir görev veriyorlar. Kesinlikle bir görevinizin olmasını tavsiye ediyorum. Zaman daha hızlı ve verimli geçiyor böylece. Ben bilgisayar bölümü mezunu olduğum için yazıcı olmuştum. Yazıcı olduğunuzda bölük astsubayına yardım ediyorsunuz ve evrak işleri ile uğraşıyorsunuz genelde. Bazen yorucu olduğu söylemem gerekiyor. Başka görevlerde var. Santral görevlisi (telsizler ve telefonlar ilgileniyorsunuz), depo görevlisi, şoför gibi. Bunlar birliğinizin büyüklüğüne göre değişiklik gösterebiliyor. Zaman hızlıca geçiyor ve iyisiyle kötüsüyle hayatınızda bir daha yaşayamayacağınız bir altı ay geçiyorsunuz.

CSS – Web Sayfalarına Özgürlük

Yazımın başlığında belirttiğim gibi CSS (Cascading Style Sheets) ya da Türkçe karşılığı ile Stil Şablonları web sayfalara tam anlamıyla özgürlük getiriyor. Sayfa içerisinde ki her bileşenin konumu, boyutu, yazıların rengi, fontu gibi tüm alanlara rahatlıkla müdahale edebiliyoruz. Ayrıca sayfanın genişlik, yükseklik gibi değerlerini de rahatlıkla değiştirilebiliyor CSS ile.

CSS’in en kullanışlı özelliği ise global değerler ile tüm sayfaları üzerinde toplu olarak stil güncellemesi yapılabilmesi yani tüm sayfalarda örnek bir bölümün rengini ya da biçimi değiştirdiğinizde diğer sayfalarda tek tek güncelleme yapılmasına gerek kalmıyor. Bunu bir yerden yapmanız yeterli oluyor. CSS kodları HTML kodları içerisine yazılır.

CSS öğrenmek için en iyi kaynak çoğumuz bildiği w3schools.com. Bu web sitesi aracılığıyla CSS’i sıfırdan öğrenebilirsiniz. Sitenin en güzel özelliklerinden biri ise kodları çalıştırarak deneyebilmeniz. Böylece local bilgisayarınızda herhangi bir şey yapmadan deneyerek CSS öğrenebilirsiniz.

Ben de özellik bu site aracılığıyla öğrendiğim bilgilerle yaptığım örnek bir web sitesinin ekran görüntülerini paylaşmak istiyorum.

CSS ile tasarladığım örnek bir web sayfası

Görüntüden de anlaşıldığımı gibi menülerin arkaplanlarına istediğimiz gibi müdahale edebiliyor ve resimler yerleştirebiliyoruz. Yine metin kutuları ve butonları özgürce biçimlendirebiliyoruz. Bu da bize CSS’in gerçekten web için özgürlük getirdiği düşüncemizi somutlaştırdığını gösteriyor.

Türkiye Gezi Günlüklerim: Sığacık

İzmir’in hatta Ege’nin en güzel sahil kasabalarından biri. Seferihisar sınırları içerisinde yer alıyor Sığacık. Bu arada Seferihisar Türkiye’nin ilk sakin şehri (Cittaslow) seçilmiş. Sığacık’a ulaşım oldukça kolay. Ürkmezden Seferihisar’a minibüs ile gelip (3 TL, yaklaşık 40 dakika sürüyor) oradan tekrar minibüse binerek 15 dakikada (2 TL) Sığacık’a ulaşılabilirsiniz. Eğer Kuşadası’ndan Sığacık’a gitmek istiyorsanız Kuşadası-Seferihisar minibüsleri var yaklaşık 1,5 saatte Seferihisar’a ulaşabilirsiniz(10 TL). Havaalanından gelecekseniz Seferihisar’a direkt Eshot hattı var. Yolculuk sırasında Doğanbey’den sonra sizi büyük bir tabela karşılıyor 2009 yılında ki büyük Seferihisar yangını ile ilgili bilgiler yazıyor (700 hektarlık ağaçlık alan kül olmuş ).  İçimiz buruk bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Minibüs bizi tam Seferihisar’ın girişinde ki dört yolda bırakıyor. Eğer Seferihisar’ı da gezmek istiyorsanız sol taraftan devam ederek ilçe merkezine ulaşabilirsiniz. Direkt Sığacık’a gidecekseniz minibüs dört yoldan geçiyor oradan binerek devam edebilirsiniz. Seferihisar’ın en güzel ziyaret zamanı Kasım ayı. Tam mandalina mevsimi. Yolda ilerlerken mandalina bahçelerine baka baka doyamıyor insan. Sığacık’ta ilk minibüsten indiğimizde Kaleiçi kapısı karşılıyor bizi. Geziye oradan başlıyorum.

Bembeyaz en fazla iki katlı evler öyle güzel restore edilmiş ki hayran kalıyor insan. Eğer sizde benim gibi dar sokaklı tarihi yerleşim yerlerini seviyorsanız Sığacık Kaleiçi tam size göre. Son yıllarda turizmin de artmasıyla yerel halk evlerini pansiyona ve küçük şirin butik otellere çevirmiş. Ayrıca birçok hediyelik eşya dükkânı da var Kaleiçi’nde.

Kasım ayı olması nedeniyle sokaklar ve oteller bomboş. Pazar günleri organik ürünlerin satıldığı pazar kuruluyormuş. Gezinizi pazar günü yapacaksanız burayı da ziyaret edebilirsiniz. Kaleiçi’nin sokaklarını gezdikten sonra kale kapısından sahile çıkıyorum. Bu nasıl bir güzellik masmavi deniz, gözünüzün alabildiğince yeşil dağlar, şirin küçük balıkçı tekneleri. Huzur doluyor insanın içi.

Banklardan birine oturarak yaklaşık yarım saat hiç yerimden kalkmadan bu manzarayı seyrediyorum. Sahilde ve Kaleiçi’nde yemek için birçok seçenek var. Sığacık’ı gezmek için bana 3 saat yeterli oldu. Kesinlikle gezilip görülmesi gereken bir yer.

error: İçerik korunmaktadır.