İngiltere’de Öğrenci Olmak: Konaklama

İngiltere’de öğrenciyken konaklama için birçok seçenek mevcut. En çok tercih edilen üç seçenek var. Bunlar; ev kiralama, aile yanında konaklama ve yurtta kalma.

Aile yanında konaklama (Homestay,  daha çok dil okula gidildiğinde ya da kısa süreli eğitimlerde tercih ediliyor. Bu konaklama türünün en büyük artısı konuşma yeteneğinizi geliştirme konusunda daha fazla vakit bulabiliyor olmanız. Genellikle evde çocuğu olmayan aileler ve yaşlı çiftler evlerini öğrencilere açıyorlar. Evde bir oda size ait oluyor diğer her şey genellikle ortaktır. Öğrenci kabul eden aileler sürekli olarak denetlenmekte ve belirlenen standartlara uyup uymadığı kontrol edilmektedir. Size uygun bir aile bulmak en önemli noktadır. Bunun için çok kullanışlı bir web sitesi tavsiyesinde bulunacağım:  www.homestay.com  . Bu site aracılığıyla dünyanın her yerinde aile yanı konaklama seçeneklerini görebilir ve giriş-çıkış tarihini belirleyerek rezervasyon yapabilirsiniz

 İkinci seçenek olan ev kiralama, tek başınıza ya da birlikte gittiğiniz arkadaşlarınızla (veya İngiltere’den bulduğunuz kişilerle) tercih edebileceğiniz seçenektir. İngiltere’de ev kiraları genellikle haftalık olarak ödenir ve kesinlikle kira sözleşmesi yapmanız gerekir. Evlerin büyük çoğunluğu mobilyalıdır, bu yüzden artı bir harcamaya gerek yoktur. Ülkede öğrenci (özellikle international öğrenci) olarak ev kiralamak gerçekten zordur. İngiltere’de ev bulmak için ziyaret etmenizi tavsiye ettiğim iki tane web sitesi var. Bunlar:  www.rightmove.co.uk/student-accommodation ve www.accommodationforstudents.com. Bu siteler aracılığıyla istediğin şehirde, büyüklükte ve fiyatta ev bulabilirsiniz.

Üçüncü seçenekte yurtta konaklama. Genellikle öğrenciler bu seçeneği tercih ediyor. Ben de öğrenciliğim süresince yurtta kalmayı tercih ettim. Bana en uygun seçenek bu geldi. Çünkü bu zamana kadar Türkiye’de de arkadaşlarımla ayrı bir evde yaşamadım. Bu yüzden burada da sadece mutfağı ortak kullanacağım yurtta kaldım. Diğer yandan yurtların en büyük artısı faturalarla uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz. Yurtların çoğu all-inclusive kiralamalar sağlıyor; yani tüm faturalar kiraya dâhil (elektrik, su, internet, vs).  Birleşik Krallık’ta yurtların geneli stüdyo ya da en-suite şeklinde. Stüdyoların tek artısı mutfağında oda içerisinde bulunmasıdır. Tabi banyo ve tuvaletin de ortak olduğu yurtlar var. Bunların kiraları diğer iki seçeneği göre oldukça uygun. Benim tercihim en-suite odadan yana oldu. Banyo ve tuvalet odamdaydı, mutfağı ortak kullanıyorduk. İki dönemin arasına yaz tatili girdiği için yurt sözleşmelerini beş aylık olarak iki dönem başında yaptım. Böylelikle hem yaz tatilinde Türkiye’deyken kira vermemiş oldum hem de ikinci dönemde farklı bir yurtta kalma imkanım oldu. İlk dönem tecrübesizliğimden dolayı ilk bulduğum yurda yerleşmiştim. Diğer çoğu yurtla aynı imkanlara sahip olmasına rağmen kampüs içerisinde olduğu için daha pahalıydı. İkinci dönem için standartları ilk dönem ki yurtla aynı, fakat Üniversite kampüsüne 10 dakika mesafe bulunan yurtta kalmayı tercih ettim. Bu yurdun fiyatı diğerine göre çok daha uygundu ve 10 dakika mesafe benim için önemli değildi. Sabah kampüse temiz hava eşliğinde spor yaparak gitmiş oldum. Sonuç olarak yurdun avantajları ve benim tecrübelerim ışığında paylaşacağım bilgiler bunlar. Birleşik Krallık’ta çoğu üniversite kendi yurtlarına sahip, değilse de üniversite bünyesinde bulunan International Office  Accommodation servislerinden yardım alabilirsiniz. Eğer yurt bulma işini kendiniz halletmek istiyorsanız en iyi seçenek :  www.rightmove.co.uk/student-accommodation. Bu site aracığıyla istediğiniz fiyat aralığında ve size uygun olanaklara sahip yurt odası bulabilirsiniz.

Yurt fiyatlarından bahsetmek gerekirse; kirayı belirleyen en büyük etken bulunduğunuz şehir. İkinci etkende kalacağınız yurdun üniversite kampüsüne uzaklığı. Üçüncü etken ise yurdun sahip olduğu olanaklar. Spor salonu, yüzme havuzu vs. olan yurtların fiyatları biraz daha yüksek. Her yurdunda kendi içinde farklı standartta odaları mevcut. Şimdi size fiyatlar hakkında genel fikir vermesi için birkaç örnek vereceğim. Kalacağınız hafta sayısı ne kadar fazla ise kira da ona göre daha az oluyor. Kısa süreli kiralamalarda fiyatlar artıyor.

Londra, İngiltere’de yurt fiyatlarının en pahalı olduğu şehirlerin başında geliyor.

Örnek 1: Holloway Road metro istasyonuna 8 dakika yürüme mesafesinde bulunan standart odanın (banyo ve tuvalet ortak) fiyatı 40 hafta için haftalık £187.

Örnek 2: Londra’nın zone 1 bölgesinde bulunan stüdyo odalar 43 hafta için haftalık £280 pound iken 51 hafta için ise haftalık £265.

Manchester, öğrenci sayısı en çok olan şehirlerden biri olduğu için yurt seçenekleri de oldukça fazla.

Örnek: Manchester Üniversitesine yürüme mesafesinde bulunan örnek bir yurdun en-suite oda fiyatı  50 hafta için haftalık £130.

Brighton, en-suite odaların fiyatı ortalama £170 civarında, stüdyolar ise £200.

Son olarak benimde öğrenci olduğum Bradford şehrinden örnek vereceğim. İngiltere’de yurt fiyatlarının en uygun şehirlerden biri.

Birinci dönem kaldığım yurda 21 hafta için haftalık £80 civarında vermiştim. Üniversite kampüsü içerisinde yer alıyordu.

İkinci dönem ise 21 hafta için haftalık £65 pound kira vermiştim. Okula yürüme mesafesi yaklaşık 10 dakika idi.

İngiltere’de Öğrenci Olmak: Okulum

Okulun ana kampüsü şehrin merkezinde yer alıyor. Kuruluşu 182 yıl öncesine dayanıyor. İlk olarak Bradford Mechanics Institute adı altında 1832 yılında kurulmuş. Sonralarda birçok farklı isim almış ve son olarak 1999 yılında Bradford College adını almış. 2002 yılında hemen yanında bulunan Universty of Bradford ile birleşme sürecine girmiş fakat anlaşmaya varılamadığı için süreç sonlanmış. Okuldaki öğrenci sayısı 20.000’den fazla. Kolejin birden fazla kampüsü var. Benim bölümüm merkez kampüste. İlk dönem yeni bina tamamlanmadığı için tarihi bina Old Building’te idi dersler.

Bu dönem bina tamamlandı ve sınıflar oraya taşındı. Yeni bina yeni teknolojik alt yapı demek. Tarihi binanın atmosferi güzel olsa da derslerin gerekliliği bilgisayarlar ve diğer teknolojiler yeni binada mevcut. Bu yüzden buranın yapılması çok iyi oldu. Tüm sınıflar son teknoloji ile donatılı durumda. Eski ve yeni bina yan yana istediğimiz zaman oraya gidebiliyoruz.

Bu iki binan karşısında yine tarihi binada kütüphane mevcut. Oldukça fazla sayıda kaynak var. Burayı sık sık kullanıyoruz. Hem ders çalışmak hem de projeleri yapmak için çok güzel bir ortam.

Okulun yaklaşık 230 tane full ve part time kursu mevcut. Birçok alanda bölümler mevcut. Bilgisayardan tasarıma hukuktan güzel sanatlara. Okulun ayrıca erasmus anlaşması olduğu birçok üniversite mevcut. Türkiye’den de anlaşmalı üniversiteler var. Hatta şuan burada tanıştığım birkaç arkadaşım var. Hacettepe ve Fırat Üniversitelerinden erasmus programı kapsamında buraya gelmişler.

Okul özellikle uluslararası öğrencilere çok önem veriyor. Programa kayıt ve okulda olduğum sürece tüm konularda çok yardımda bulundular. Buradan teşekkür etmek istiyorum kendilerine. Thank you so much to all Bradford College staff for everything.

İskoçya Gezi Günlüklerim: Edinburgh

Hayallerin şehri Edinburgh. Çoğu kişisinin gitmek için hayallerini kurduğu yer. İskoçya denildiğinde ilk akla gelen şehir. Şehre adım attığınızda sanki orta çağda gibi hissediyorsunuz. O kadar iyi korunmuş ki adeta yıllara meydan okumuş. Yılın çoğu günü yağışlı olan hava bizim için sürpriz yapıp güneş açmıştı. Not olarak İskoçya’ya İngiltere vizesi ile giriş yapılabildiğini belirtmek istiyorum.

Eski ve yeni olmak üzere şehir iki kısımdan oluşuyor. Her iki tarafta etkileyici ama eski şehir kesinlikle çok daha farklı hissettiriyor. Şehri gezmek için bana bir gün yeterli oldu. Edinburgh’ta müze ve kapalı alan gezmek yerine sokaklarında gezmeyi tercih ettim. Zaten şehrin kendisi açık hava müzesi gibi. Güzel bir rota çizerek görülmesi gereken çoğu yeri gezip görebildim bir günde.

Öncelikle yeni şehir kısmından başlayıp Princes Street boyunca Scott Monument’i görüp Waverley tren istasyonun önünden eski şehire giriş yaptım. Eski şehri sokak sokak gezip tarihi yapılarından arasında kayboldum. En ünlü caddesi olan High Street’te gayda sesleri eşliğinde hava kararmadan ulaşmak istediğim Holyrood Park ve Arthur’s Seat’e doğru yola çıktım. Gerçekten müthiş bir doğa harikası. Çıkış epeyce zaman alıyor ve havanın kesinlikle yağışlı olmaması gerekiyor. Tepenin üzerinden Edinburgh tam anlamıyla ayaklarınızın altında kalıyor.

Son olarak diğer ünlü ve güzel bir yer Calton Hill’e çıktım. Buraya güzel bir şehir manzarası hakim. Kesinlikle tavsiye ederim. Ayrıca eğitim kalitesiyle iyi yerde olduğu bilinen Edinburgh Üniversitesi ve çok sayıda dil okulu olması nedeniyle öğrenci nüfusu oldukça fazla olduğunu belirtmek isterim. Şimdi genel olarak nerelere gittiğimi listelemek istiyorum.

  • New Town
  • Scott Monument
  • Princes Street Gardens
  • Edinburgh Castle
  • Grassmarket Square
  • Edinburgh Üniversitesi
  • Hight Street
  • St Giles’ Cathedral
  • İskoçya Parlamento Binası
  • Holyrood Sarayı
  • Holyrood Park ve Arthur’s Seat
  • Calton Hill ve Nelson Monument

İskoçya Gezi Günlüklerim: Glasgow

Yarım milyondan fazla nufüsü ile İskoçya’nın en büyük, Brileşik Krallığın ise üçüncü büyük şehri Glasgow. Tarihte de oldukça yoğun bir nüfusa sahip olmuş burası. Glasgow Üniversitesinin kurulması ile şehir büyük gelişme göstermiş. Sanayi devriminde tekstil, kimya ve mühendislik alanlarında dünyanın en önde gelen yerleşimlerinden olmuş.

Trenle yolculuk yapmayı tercih ettim ben. Yol boyunca derelerin dağların yeşil tepelerin arasından geçmek çok keyifliydi. Şehir mimari açıdan oldukça etkileyici. Dünyanın dört bir yanından mimarların şehri gezmeye geldikleri ve mimarisi inceledikleri bilinir. Şehir oldukça canlı. Gezilip görülecek birçok yer var. Parkları, müzeleri, alışveriş caddeleri ve yeşil alanları ile yapılacak çok şeyin olduğu bir şehir. Glasgow şehrin diğer ucunda kalıyor ama kesinlikle gidip görülmesi gereken bir yer. Şehirde metro sistemi var. Ben gidişte yürüyerek gidip dönüşü metro ile yapmıştım. Şimdi benim gezi rotamda olan yerleri listelemek istiyorum.

  • George Square
  • Glasgow City Chambers
  • Glasgow Üniversitesi
  • Kelvingrove Park
  • Kelvingrove Art Gallery and Museum
  • Riverside Museum

İngiltere’de Öğrenci Olmak: Yemek Hazırlamak

Benim gibi dışarıda yemeği çok sevmiyorsanız gelin size burada ki yemek hazırlama sürecimden biraz bahsedeyim. Tabi ki gezdiğim sürece dışarıda yemek yiyorum. Sadece çok fazla tercih etmiyorum. Pizza gibi genelde hazır olarak satılan çoğumuz sevdiği gıdaları da marketten hazır dondurulmuş alıp ısıtarak yemeği tercih ediyorum.

Şimdi yurtların mutfak kısmı hakkında genel bilgiler vermek istiyorum. Benim kaldığım yurtta ve diğer çoğu yurtta mutfakta olan araç-gereçleri sayayım öncelikle; Buzdolabı, ocak, fırın, mikrodalga fırın, elektrikli su ısıtıcı, ekmek kızartma makinesi gibi gerekli olan elektrikli cihazlar mutfakta mevcut oluyor. Ben sadece yemek pişirme ve yeme için gerekli araç gereçleri aldım. Bunlar da kabaca tencere, tava, bıçak, tabak, kaşık vs.

Gerekli olan araç-gereçleri çok ucuza temin edebileceğiniz bir yer söyleyeceğim. İçerisindeki çoğu ürünün fiyatı £1 olan yerler mevcut. İngiltere’de ki her şehirde bu dükkanlardan var. Ayrıca İnternet üzerinden de alışveriş yapabilirsiniz. Tüm ihtiyaçlarınızı buralardan karşılayabilirsiniz. Çok bilinen Poundland‘den bahsetmek istiyorum. İçerisinde mutfak araç gereçlerinden kırtasiye malzemelerine yiyecekten giyime her şeyi bulabiliyorsunuz. Temel ihtiyaçların çoğu buralardan karşılanabiliyor.

İngiltere’de öğrenci olarak yemek hazırlamak gerçekten çok kolay. Ülkede bizim ülkemizin aksine hazır ve konserve gıdalar çok çok daha uygun. Bundan dolayı yemek hazırlama süreci ortalama 15 – 20 dakikayı geçmiyor. Yapılması gereken konserveyi açmak ve ısıtmak. Daha lezzetleri olması istiyorsanız ya da seviyorsanız; soğan, baharat vs ekleyerek yemeği damak zevkinize uygun hale getirebilirsiniz. Örneğin az miktarda kuru soğanı sıvı yağ ile pişirdikten sonra üzerine hazır konserve fasulyeyi açıp dökerek harika bir kuru fasulye yapabilirsiniz. Aynı şekilde konserve taze fasulye, patates, barbunya, nohut, yeşil mercimek gibi yemekler de yapılabilir. Kahvaltı konusunda çok problem yaşanmıyor. Aşağıda örnek bir kahvaltımı paylaşmak istiyorum. Tabi bu kahvaltıyı bayrama özel hazırladım her zaman bu kadar uğraşmıyorum 🙂

Sıradan bir güne ait kahvaltım da aşağıdaki gibi oluyor 🙂

Sizde kendi yemeğinizi rahatça hazırlayabilir ve gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz.

Şimdi hazırladığım yemeklerden birkaç görsel paylaşmak istiyorum. Daha önce yemek yapma tecrübesi olmayan biri olarak değerlendirmenizi rica ediyorum. Kırmızı tepsim kesinlikle vazgeçilmezim baştan belirteyim 🙂

İngiltere’de Öğrenci Olmak: Market Alışverişi

Öğrencilik süresince en önemli şeylerden biri de market alışverişi oluyor. İngiltere market konusunda kesinlikle sorun yaşamayacağınız ülkelerin başında geliyor. Alım gücü ile kıyasladığımızda market fiyatları gerçekten çok uygun. Benim market alışverişi konusunda genel bulgum hazır gıdalar daha ucuz iken taze gıdalar daha pahalı. Bu bizim ülkemizde tam tersi durumda. Neredeyse her şehirde devasa superstoreler mevcut. Buralarda gıda harici diğer ürünler de mevcut. Örneğin giyim, elektronik eşya, kitap aklınıza gelebilecek her şey var.

Tesco market alışverişi

Şimdi genel olarak yiyecek ve içecek alışverişlerimi nereden, nasıl yaptığımdan bahsedeceğim. Birleşik Krallıkta birçok süpermarket zinciri var. Ben çoğu marketten alışveriş yapıyorum. Çünkü hepsinde sevdiğim bazı ürünler var. Sıkça alışveriş yaptığım süper marketleri saymam gerekirse; Tesco, Asda, Morrisons, Aldi, Lidl ve Sainsbury’s.

Türkiye’de Migros’un, Carrefoursa’nın nasıl kendi ürünleri varsa burada ki marketlerinde diğer ürünler dışında kendi ürünleri var. Ama buradakiler her türde ki ürünün kendi ait olanını üretmişler. Bu ürünlerin kalitesi ve fiyatı cidden çok iyi. Şimdi size özellikle hangi ürünü hangi marketten aldığımı söylemek istiyorum. Özellikle yeni gidenler için neyi-nereden, daha ucuz-kaliteli olanını bulup alması için yardımcı olacak.

Tesco;

Süper marketlerin en çok ürüne sahip olanı ve tercih edileni. Her şehirde mutlaka superstore’unu bulabilirsiniz. Ayrıca benim için en önemli özelliği Helal sertifikalı taze et satıyor olması. Şehirde başka Helal sertifikalı kasaplarda bulabilirsiniz fakat Tesco’nun kasap reyonu bana çok hijyenik ve fiyatları uygun geliyor.  Artı olarak Tesco’nun Türk ürünlerini sattığı bir reyonu da bulunuyor. Burada çay, bakliyat, atıştırmalık, turşu, zeytin, lokum olmak üzere birçok ürünü bulabilirsiniz. Tesco’nun kendi ait gıda markası Everyday Value. Her türlü ürünün everyday value olanını bulabilirsiniz. Gıdaların ve ürünlerin kalitesi de gerçekten iyi.  Özellikle et ve dondurulmuş tavuğu Tesco’dan almayı tercih ediyorum.

Tesco Türk markalarının satıldığı reyon

Asda;

Tesco’dan sonra en çok tercih edilen market Asda.  Özellikle konserve yiyecek, cips, çekirdek, meyve suyu, bazı sebzeleri buradan almayı tercih ediyorum.

Asda’da bir alışveriş günü

Morrisons;

Çoklu ürün paketleri özellikle gazlı içecekler, profiterol ve ekler (sırf bunlar için Morrisons’a gittiğim oluyor), yoğurt (bizim yoğurdumuza en yakın olanını burada buluyorum(markası: Pakeeza)).

Aldi;

Sebze-meyve için en iyi yer diyorum buraya ben. Haftada en az bir iki kez gidiyorum. Sebze-meyveler çok taze ve fiyatları cidden diğer marketlere göre çok uygun. Benim gibi meyveyi çok seviyorsanız özellikle muzun ve ananası fiyatı Türkiye’ye göre şaşırtacak derece ucuz. Mesela; ananasın tanesinin 49 pence, muzun kilosunun 69 pence olduğunu insan görmeden inanamıyor.

Lidl;

Bu markete her hafta mutlaka geliyorum. Bunun tek sebebi ”PİZZA”. Gerçekten alıp pişirerek lezzetli bir pizza yemek istiyorsanız Lidl’ın Mcennedy marka dört peynirli pizzasını denemelisiniz. Ayrıcı krem peyniri de buradan alıyorum.

İngiltere marketler hakkında kısaca bilgi vermeye çalıştım umarım faydalı olmuştur.

İngiltere Gezi Günlüklerim: York

New York’a adını veren şehir. Romalılar döneminden kalma, tarihi çok iyi korunmuş, daha şehre ilk adım attığınız anda insanı büyüleyen bir yapıya sahip. Gerçek anlamda açık hava müzesi gibi. Dar ve tarihi sokaklarında dolaşmak çok güzel. Sakin bir zamanda gidilmesi gerekiyor kesinlikle. Küçük bir şehir olduğu için gezmek için bir gün yeterli. Her yere yürüyerek gidilebiliyor. Şehrin güzel yeri bana göre York Shambles. Buraya gelmeden önce yaptığım araştırmalarda fotoğraflardan gördüğümde daha çok beğenmiştim burayı. Şehir Ouse nehrinin yanına kurulmuş. Nehrin iki tarafında bahçe olarak bilinen çok güzel iki park var, Museum Gardens ve Memorial Gardens. Şehrin tam ortasında Avrupa’nın en büyük katedrallerinden biri olan York Minister yer alıyor. Şehrin etrafı çok iyi korunmuş bir kale ile çevrili. Kale surlarının üzerinde gezilebiliyor. Buradan şehir rahatlıkla görülebiliyor. Gezilecekler listesine aşağıdaki yerler yazılabilir.

  • National Railway Museum York
  • Yorkshire Museum
  • Museum Gardens
  • Memorial Gardens
  • York Minster
  • Stonegate Caddesi
  • York Shambles
  • York City Wall
  • Clifford’s Tower
  • York Castle Museum

İngiltere Gezi Günlüklerim: Brighton

Mükemmel bir sahil şehri. Ülkenin güneyinde olması nedeni ile en sıcak şehirlerden birisi Brighton. Londra’ya yakın olması nedeni ile ulaşım çok kolay. Otobüs ve sık tren saatleri ile istenilen zamanda gelinebilir. Ülkenin yazlık mekanı desek yanlış olmaz. Ayrıca dil okulları sayısı da oldukça fazla olduğundan öğrenciler tarafından çok tercih ediliyor. Muhteşem upuzun kumsallara sahip. Sahilde uzun bir iskele ve üzerinde eğlence, yeme-içme mekanları var. Sahil boyunca uzanan az katlı evler var. Eğer şansınıza hava da güzelse bir an İngiltere olduğunuzu unutabilirsiniz. Sahil haricinde şehir gezip görülecek yerlerde var. Başlıca yerleri listelemek gerekirse;

  • Brighton Museum & Art Gallery
  • Royal Pavilion
  • Brighton Beach
  • Brighton Palace Pier

İngiltere Gezi Günlüklerim – Leeds

Yaşadığım şehrin komşusu İngiltere’nin en büyük şehirlerinden biri olan Leeds’ten bahsetmek istiyorum. Leeds Batı Yorkshire bölgesinin en büyük ve gelişmiş şehri. Sanayi devrimde önemli bir yere sahip şehir olan Leeds şuanda eğitim, kültür ve ticari anlamda büyük öneme sahip. Yorkshire bölgesinin başkenti diyebiliriz burası için. Öğrenci nufüsün yoğunluğundan dolayı oldukça dinamik bir yer. Şehirde birden fazla üniversite yer alıyor. En bilineni Leeds Üniversitesi. Geniş caddeleri, bolca alışveriş dükkanları, müzeleri, parkları ve daha birçok özelliği ile ülkenin öne çıkan şehirleri arasında yer alıyor. Ayrıca futbol sevenlerin iyi bildiği Leeds United takımı şehrin adını duyurmaktadır. Ziyaret edilebilecek sanat galerisi ve müzesi var. Ben şehrin caddelerinde özgürce gezmeyi, sokaklarında kaybolmayı tercih ettim. Araç kullanmadan rahatlıkla gezilebiliyor. Muhteşem bir şehir. İngiltere’ye gelenlerin mutlaka uğraması gereken bir yer.

İngiltere Macerası Başladı – Yolculuk Ve İlk Gün

Uzun bir hazırlık süreci sonunda tüm belgeler hazır, heyecan dorukta. Onlarca olumsuzluklardan ve aylar süren vize işlemleri sonrası gitmek için hiçbir engel kalmadı. Son bir hafta kala uçak biletimi aldım. 21 Ocak 7.45 uçağı ile yaklaşık 4 – 4,5 saat yolculuk sonrası Manchester’e geldik. Okul Bradford’ta, aslında Leeds-Bradford Airport ile ulaşım daha kolay sağlanabiliyor fakat Ocak ayı olduğu için bu havalananına uçuş kolay bulunamayabiliyor. Genellikle yaz aylarında Dalaman gibi tatil bölgelerine uçuş var. Bradford – Manchester arası otobüsle trafik durumuna göre yaklaşık 1-1,5 saat sürüyor. Tabi ki tren ile de ulaşım var ama biz otobüsü tercih ettik. Biletimizi İnternet üzerinden önceden almadık neyse ki sorunsuz bir şekilde vize işlemleri sırasında açmış olduğumuz HSBC hesabına tanımlı banka kartı ile National Express ofisinden biletimizi aldık ve böylelikle İngiltere ülke içi ilk yolculuğumuza çıkmış olduk.

Manchester – Bradford Arası Yolculuk

Bradford Bus Station’a geldiğimizde valizlerimizi alıp kalacağımız yere doğru yola çıkmayı ümit ederdik fakat kalacağımız yeri henüz ayarlamamıştık. Tek güvencemiz okul ile iletişime geçip yurt konusunda destek almak. Daha önce yaptığım araştırmalardan dolayı okulun yurdu olduğunu biliyordum fakat dönem başladığı için tüm odaların dolu olma ihtimali vardı. Okulun International Ofise geldiğimizde tam da korktuğumuz başımıza geldi, yurt çoktan dolmuştu. Sonrasında valizlerimizi ofise bırakıp şehirde yurt arama turuna çıktık. Tabi vize sürecinde sorunlar olması ve vizenin son anda çıkması durumu bu hale getirmişti. Vizemiz kesinleşmeden yurdu ayarlayamazdık. Okulun dönem başlangıcına 1 ay gibi bir süre olsa bulma ihtimalimiz yüksek fakat birkaç gün sonra okul başlayacak dolayısıyla neredeyse tüm öğrenciler gelmiş durumda. Şehir çok büyük olmadığı için birkaç tane yurt gezdik. Bazılarının imkanları iyi değildi, bazıları uzaktı ve bazıları da tüm şartları uygun olmasına rağmen elden nakit kabul etmiyorlardı. Yeni geldiğimiz için İngiltere’de bir banka hesabımız yoktu. Akşama kadar gezdikten sonra bir yer bulamadığımız için okulun yakınlarında ki The Westleigh Hotel’de kaldık. Küçük ama güzel bir oteldi.

The Westleigh Hotel

Sabah erkenden yurt bulma macerasına devam ettik. Neyse ki akşam olmadan yurdu bulup ödemeyi yaptık ve yerleştik. Yurt tam okulun arka bahçesinde yer alıyor. Yıllardır hayalini kurduğum, gibi yurttan çıkıyorum ve hiçbir ulaşım vasıtası kullanmadan 1 dakikada okuldayım. Bu harika bir şey! Yoğun ve stresli geçen iki günlük yurt bulma ve yerleşme macerası böylelikle tamamlanmış oluyor.

Üniversite ve Yurdun Konumu

Hayatta karşımıza çıkan her sorunun bizim için bir ders niteliğinde olduğuna inanırım. Bu süreçte bu inancım daha da arttı. Bir sonraki dönemde bu dersler bize çok yol gösterecek. Tabi ki size tavsiyem yurt dışında bir okula başlayacaksanız mutlaka gitmeden önce yurt gibi önemli konuları önceden planlamış ve işlemleri tamamlamış olmanızdır. Biz kadar şanslı olmayabilirsiniz 🙂

error: İçerik korunmaktadır.