Camden Town Londra’nın en sıra dışı yerlerinden birisi. Sürekli bir panayır havası hakim buraya. Kostümlü insanlar ve kostüm satan bir çok dükkan var. Kesinlikle uğranılması gereken bir yer. Ucuz hediyelik eşya alınabilecek çokça yer mevcut. Yeme içme konusunda da oldukça fazla seçeneğe sahip. Metro ile kolayca ulaşılabiliyor. Gerçekten farklı bir gün geçirmek isteyenlerin gelmesi gerekiyor. Bölgenin farklı yerlerinde birbirlerine yakın bir çok pazar mevcut. Sokak müzisyenlerini dinleyebilir, alışveriş yapabilir renkli ve eğlenceli zaman geçirebilirsiniz.
Londra’da çok sayıda müze var ve neredeyse hepsi ücretsiz. Müzelerin her birine bir gün ayrılsa ancak gerçek manada gezilmiş olurlar. Müzelerin çoğu şehrin merkezinde yar alıyor. Otobüs ya da metro ile ulaşımları oldukça kolay. En ünlü ve gidilmesi tavsiye ettiğim müzeleri listelemek gerekirse;
Londra gerçek manada bir açık hava müzesi. Nereye adım atsanız, kafanızı nereye kaldırıp baksanız bir tarihi yapı görüyorsunuz. Tabi bunları çok iyi korumuşlar. Şehirde modern yapılar da mevcut ama bunları olabildiğince tarihi örtmeden onunla uyumlu şekilde yapmışlar. Şimdi çektiğim fotoğraflar eşliğinde Londra’nın çok ünlü ve bilinen bazı yapılarında bir tura çıkaracağım.
1. Tabi ki ilk sırada Londra hatta İngiltere dendiğinde herkesin aklına gelen Big Ben ya da diğer adı ile Elizabeth Tower yer alıyor. 96 metre boyunda şehrin merkezinde yer alan saat kulesi.
2.Westminster Sarayı ya da Parlamento Binası İngiliz Parlamentosu’na ev sahipliği yapan tarihi yapıdır.
3.Buckingham Sarayı Birleşik Krallığın yönetim merkezi ve hükümdarlarının Londra’daki evidir.
4. London Eye 135 metre yüksekliği ile Avrupa’nın ne yüksek dönme dolabıdır.
5. Tower Bridge İngiltere’nin en ünlü köprüsüdür. Gemilerin geçişi için açılıp kapanabilmektedir.
İngiltere’nin en büyük şehirlerinden biri. Kültür, sanat, eğlence, eğitim, spor ve daha birçok alanda adını duyurmuş durumda. Birleşik Krallığa gelindiği gidilmesi gereken şehirlerin başında geliyor. Oldukça kalabalık ve canlı bir şehir. Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan Manchester Üniversitesine ev sahipliği yapıyor. Yeme içme konusunda çok fazla seçenek mevcut. Günübirlik rahatlıkla gezilebiliyor. Gezilip görülecek birçok tarihi ve doğal güzellikleri var. Futbol yani Manchester United ile de adını bilir çoğu kişi. Benim gezdiğim yerlerin listesi aşağıda ki gibi.
Londra’da herkes için her zevke ve bütçeye uygun aktiviteler var. İster saatlerce müzelerde gezin ister Hyde Park ve diğer parklarda gezi bisiklet sürün. Thames Nehrinde tekne turu yapın isterseniz de sadece sokaklarda olayları akışına bırakıp dolaşın. Londra belki de dünyada insanın canının sıkılabileceği en son şehirlerden biridir. Öncelikle şehrin düz olması bisiklet kullananlar için çok büyük bir avantaj. Şimdi yapılabilecek aktivitelerin bazılarını sıralamak gerekirse;
Bisiklet kiralayıp Hypde Park ya da diğer parklarda ve şehrin sokaklarında gezmek.
Kırmızı çift katlı otobüslerle şehir gezmek.
Thames Nehrinde tekne turu yapmak.
Sayısız müzelerde kültür turu yapmak.
Camden Town’da renkli bir dünyayı keşfetmek
London Eye üzerinden Londra’yı seyretme keyfini yaşamak.
Bir dünya metropolü. Finans, kültür, eğitim, sanat, teknoloji ve daha sayabileceğim birçok alanda ilk akla gelen şehirlerden. Dünyada en çok ziyaret edilen şehirler arasında her zaman en başlarda yer alıyor. Şehri gezmek için çok uzun zaman gerekli eğer tam anlamıyla gezmek istiyorsanız. Ben İngiltere’de bulunduğum sürece üç kez gittim ama halen çok fazla sayıda gitmediğim yer var. Tabi gezme süreniz hangi alanda nasıl bir gezi planladığına bağlı. Müzeler, saraylar, parklar gezilecek o kadar çok yer var ki sayfalarca yazılabilirler. Ben şehre her geldiğimde önceden planlayarak gezdim. Plan yapmadan gezmek çok sağlıklı olmuyor. Şehir gerçek anlamda etkileyici. Tarihi ve modern yapılar iç içe geçmiş durumda. Londra gereçten anlatılacak değil gezip görülecek ve yaşanılacak bir şehir.
Şehirde birden fazla havalimanı mevcut. En yoğun olanı Heathrow. Burası dünyanın en işlek havalimanlarından biri. Çok iyi bir raylı sistem ve toplu taşıma ağına sahip. Bundan dolayı her yere ulaşım çok kolay. Merkezde trafik yoğunluğundan dolayı metro/tramway sistemi tercih edilebilir ama meşhur çift katlı kırmızı otobüslerle bir yerden bir yere gitmekte bir o kadar zevkli oluyor. Şehri otobüsle gezmek için en güzel rotalardan biri 24 nolu rota. Bu rota ile şehrin en önemli yapıları görülebiliyor.
Şehrin ortasında yer alan Hyde Parkta vakit geçirmek ve bisiklet sürmek yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri. Güzel bir bisiklet kiralama sistemi mevcut ve bisiklet yollarının olması ayrıca insanların bisikletliye duyduğu saygı neden ile alternatif olarak şehir içi ulaşımında bisiklet tercih edilebilir.
Gezilip görülecek listesi o kadar uzun olur ki ben şuan sadece belli başlı bilinen ve gittiğim yerleri listelemek istiyorum.
Üniversite denince herkesin aklına ilk gelendir Oxford Üniversitesi. Eğitim kalitesi dünyaca bilinir ve her zaman listelerin başında yer alır. Tam bir öğrenci şehri. Tarihi o kadar iyi korunmuş ki insanı yüzyıllar öncesine götürüyor. Başkent Londra’ya da oldukça yakın. Üniversiteleri, kolejleri ve dil okulları sayısı çokluğu nedeniyle şehir çok kalabalık. Özellikle yaz aylarında yaz dil okulları ve turistik geziler nedeni ile şehirde adım atacak yer kalmıyor denilebilir. O yüzden ilk ya da son baharda gitmek en iyi seçenek. Sokaklarda dolaşmak yapılabilecek en iyi aktivitelerden biri. Görülmesi gereken yerleri aşağıdaki gibi sıralayabilirim.
İngiltere’nin ünlü futbol şehirlerinden biri daha, Liverpool. Doğası, tarihi, kültürü ver diğer her şeyi ile tam bir İngiliz metropolu. Birçok müze mevcut. Konum olarak Manchester’a çok yakın. Mersey deltası üzerine kurulmuş, yarım milyonluk nüfusu ile canlı bir şehir. Üç farklı alanda üç büyük efsane ile çoğumuz biliyoruz burayı. Futbolda Liverpool FC, müzikte The Beatles Grubu ve eğitimde Liverpool Üniversitesi. Şehir her kesime hitap ediyor sanki. Barındırdıkları ile davet ediyor insanı. Eskilerden beri konumu gereği denizcilikte oldukça gelişmiş durumda. Özellikle rıhtım bölgesinde dolaşmak çok keyifli. Ben gittiğimde hava oldukça rüzgarlıydı. Dalgalar rıhtıma taşıyordu. Gezilecek yerler listesinde aşağıdaki mekanlara yer verebilirsiniz.
New York’a adını veren şehir. Romalılar döneminden kalma, tarihi çok iyi korunmuş, daha şehre ilk adım attığınız anda insanı büyüleyen bir yapıya sahip. Gerçek anlamda açık hava müzesi gibi. Dar ve tarihi sokaklarında dolaşmak çok güzel. Sakin bir zamanda gidilmesi gerekiyor kesinlikle. Küçük bir şehir olduğu için gezmek için bir gün yeterli. Her yere yürüyerek gidilebiliyor. Şehrin güzel yeri bana göre York Shambles. Buraya gelmeden önce yaptığım araştırmalarda fotoğraflardan gördüğümde daha çok beğenmiştim burayı. Şehir Ouse nehrinin yanına kurulmuş. Nehrin iki tarafında bahçe olarak bilinen çok güzel iki park var, Museum Gardens ve Memorial Gardens. Şehrin tam ortasında Avrupa’nın en büyük katedrallerinden biri olan York Minister yer alıyor. Şehrin etrafı çok iyi korunmuş bir kale ile çevrili. Kale surlarının üzerinde gezilebiliyor. Buradan şehir rahatlıkla görülebiliyor. Gezilecekler listesine aşağıdaki yerler yazılabilir.
Mükemmel bir sahil şehri. Ülkenin güneyinde olması nedeni ile en sıcak şehirlerden birisi Brighton. Londra’ya yakın olması nedeni ile ulaşım çok kolay. Otobüs ve sık tren saatleri ile istenilen zamanda gelinebilir. Ülkenin yazlık mekanı desek yanlış olmaz. Ayrıca dil okulları sayısı da oldukça fazla olduğundan öğrenciler tarafından çok tercih ediliyor. Muhteşem upuzun kumsallara sahip. Sahilde uzun bir iskele ve üzerinde eğlence, yeme-içme mekanları var. Sahil boyunca uzanan az katlı evler var. Eğer şansınıza hava da güzelse bir an İngiltere olduğunuzu unutabilirsiniz. Sahil haricinde şehir gezip görülecek yerlerde var. Başlıca yerleri listelemek gerekirse;
